1990’lı yılların sonundan itibaren geldiğimiz noktada, bugünün müşterileri için alışverişin artık yalnızca ihtiyaç odaklı bir eylem olmadığını görüyoruz. Yaşamın ve kültürün bir parçası, sosyalleşmenin farklı bir kanalı aynı zamanda… Bugün “değişen müşteri”yi satın almak istediği ürünü önce internetten araştıran, fiyat ve kalite kıyaslaması yapan, tüketim bilincine sahip, hatta çoğu zaman internetten sipariş veren ve markaların akıllı cihaz uygulamalarını aktif olarak kullanan müşteriler olarak tanımlayabiliriz.
Dünya dönmeye devam ettikçe değişim de kaçınılmaz. Yaşam biçimleri, çalışma koşulları, soluduğumuz hava, bulunduğumuz ortam değişiyor. Böyle bir durumda müşterilerin değişmesi de kaçınılmaz. Günümüzde özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar hem farklı imkânlara sahipler hem de farklı kaygılara… Yoğun iş temposu, trafik, kalabalık gibi durumlar daha hızlı sonuç alınabilecek pratik çözümler aranmasına neden oluyor. Bu da müşterileri değiştiriyor. Ancak tüketim biçimleri, alışkanlıklar, ihtiyaç ve talepler değişse bile alışveriş hep sürüyor, üstelik hız kesmeden. Çok uzağa değil, 90’lı yıllara kadar gitmek bile alışveriş biçimleri anlamında yaşamımızda ne gibi değişimler olduğunu görmek için yeterli. Satın aldığımız ürünleri mahalle arasındaki “bakkal amca”ların veresiye defterlerine yazdırdığımız bir dönemdeyken, çok hızlı bir şekilde aradığımız tüm ürünleri alternatifleriyle birlikte bulabildiğimiz “süpermarket”li günlere uyandık. Derken, özellikle büyükşehirlerde artık ekmeği bakkaldan, eti kasaptan, sebzeyi manavdan alma dönemine hızlı bir şekilde veda ettik.
Aradan yine çok uzun zaman geçmeden Türkiye’de ilk defa 1980’lerin başında İstanbul’da start alan alışveriş merkezi (AVM) konsepti, hızla çoğalmaya başladı. Çünkü yaşam koşulları değişiyor, şehirler kalabalıklaşıyor ve zamanla yarış hızlanıyordu. Böylelikle sosyal hayatın bir parçası haline gelen AVM’ler, farklı konsept ve temalarda açılmaya devam etti. Farklı konseptlerdeki mağazalardan restoranlara, sinemadan eğlence etkinliklerine pek çok unsurun aynı çatı altında olduğu AVM’lerde elbette süpermarketler de vardı. Böylelikle AVM’lere de hızlı şekilde adapte olabilen ve giderek evrilen müşteriler hem sosyalleşmek hem de ihtiyaçlarını karşılamak için bu “yaşam merkezleri”ni tercih etmeye başladı.
Değişim bitmiyordu. Yine 90’lı yılların ortaları itibariyle kullanımı yaygınlaşan ve her geçen gün daha da gelişen fırsatlar sunan internet dünyası, sanal alışveriş platformlarını hayatımıza soktu. İnternet üzerinden sipariş verebilir ve aslında mağazalarda sınırlı metrekarelerde sunulan ürünlere kıyasla markaların bütün ürünlerini görüp inceleyebilir duruma geldik.
Önce masa üstlerinden diz üstüne inen bilgisayarlar, daha sonra cebimize kadar girdi. Markaları, sanal uygulamaları sayesinde artık her an ve her dakika yanımızda taşımaya başladık. Görüldüğü gibi çok değil, yalnızca 20-25 yıllık bir sürede gelinen noktada, bugünün müşterileri için alışveriş yapmak artık yalnızca ihtiyaç odaklı değil; yaşamın ve kültürün bir parçası, sosyalleşmenin farklı bir kanalı…